Teğmenlerin politik-askeri hareketidir. 1920'lerin başlarında, Brezilya ordusunda, Brezilya siyasi durumdan hoşnutsuz olan genç subayların isyan serisini başlatmıştır. Bu harekete de tenentismo denilmiştir.
Latin Amerika Devriminin Özgün Dinamikleri içerisinde sınıfsal dengeleri ve bileşenleri çok çeşitli kurulabilen Latin Amerika siyasal yapısı yerel ya da merkezi Caudilismo'ya daima geçerlilik vermiştir. Toplum üst yapısının bu ilişkileri içeren süreçlerle oluşması, Latin Amerika'da orduya daha özel bir siyasal kimlik vermiştir.
Latin Amerika denildiğinde insanın aklına ilk gelen şeylerden birinin askeri diktatörlükler olması bu özelliğin bir tezahürüdür. Bu özellik salt bir kurum olarak orduyu diğer kurumlar karşısına koymaz; ordunun kendisini de bu ilişki geleneğinden etkilenir ve bu özelliğin ordu içinde de tezahürleri görülür. Latin Amerika'da "şiddetin tekelleşme süreci” (A.Rouquie)'nde görülen zorluklara özgü alışkanlıklar merkezi devlet cihazının oluşturulmasından sonra da sürmektedir. Orduda, yeterli olduğuna inanılan askeri bir gücün kendi politikası doğrultusunda harekete geçebilmesinin toplumsal bilinci ve meşruiyet zemini caudillismo geleneğiyle gelişmiştir. Kıyaslama açısından söyleyecek olursak, Türk ordusunun hiyerarşi karşısındaki katı tutumu Latin ordularında geçerli değildir, çünkü Türk ordusunun merkezi yapısı 600 yıldır hiç dağılmamıştır. Latin Amerika'da ise merkezi orduların parçaları içererek oluşması, ancak 20. yüzyıla tekabül eder. "Ulusal ordu, var olduğu zaman şiddet tekeline sahip değildir, iktidarı kılıcının hakkıyla eline geçiren bir caudillo’nun ordusudur.” Küçük bir kolun eylemliliğinin askeri başarıyla koşullanmış politik erklere dönüşmesi kıtanın siyasal tarihinde çok sık görülmüştür.
Teğmenler eylemciliği, tenentismo, siyasal literatüre girebilmiş ve bunun en ünlü örneğini daha sonra Brezilya Komünist Partisi Genel Sekreterliğine gelen Perestes, ülkeyi bir uçtan bir uca geçerek ve geçtiği her yerde kendi gelgeç devletleşmelerini kurarak yaşatmıştır. Caudillismo'nun alt kıtanın siyasal yaşamına kattığı bu özgünlük hareket noktası ve tarihsel kesit olarak çok farklı olmasına karşın yan yana gelen parçaların politik işlev bütünlüğündeki benzedikler itibariyle Türkiye'nin ordu-devlet-toplum ilişkisini anıştırır. Osmanlılığın göçebe ordusunun daha memleket olmadan devleti oluşturması Criollo grupların caudillismo ile yaptıklarıyla, yani yerleşik olmayan devletleşmeyle birdir.