Eter,
Bütün kâinatta bulunan ve her tarafı kaplamış olan lâtif madde.
Elektrik, ışık ve hararetin yayılmasına vasıtalık eden madde.
Görülmeyen ve varlığı bütün ehl-i ilimce kabul edilen lâtif, rakik, elâstikiyeti hâiz seyyal madde.
Esir veya eter,
Eskiden beri uzay boşluğunu doldurduğu varsayılan esnek bir madde olarak düşünülüyordu. Bu fikir Descartes’ten çıkmış, Newton tarafından benimsenmiş ve sonra herkes tarafından tartışmasız olarak kabul edilmişti. 19 yüzyılın sonlarında bile fizikçiler, havanın ses dalgalarını ilettiği gibi esirin de elektromagnetik dalgaları ilettiğine inanıyorlardı. Zira titreşimler mutlaka bir şeyin içinde oluşmak zorundaydı. Esir ağırlıksız, saydam ve sürtünmesiz, kimyasal ya da fiziksel olarak varlığı saptanamayan ve tüm maddeleri geçiren bir ortamdı. Eğer Yerküre esir içinde yol alıyorsa, Yerküre ile aynı doğrultuda yol alan ışığın hızı, ışık hızı ile Yerküre’ nin hızının toplamına eşit olacaktı. Yerküre’nin yoluna dik doğrultuda yol alan ışığın hızı ise sadece ışık hızına eşit olacaktı.
"İkisi de birbirine bitişikti, sonra ayrı ettik." mânasında olan $nın ifadesine nazaran, manzume-i şemsiye ile arz, dest-i kudretin madde-i esiriyeden yoğurmuş olduğu bir hamur şeklinde imiş.
Madde-i esiriye, mevcudata nazaran akıcı bir su gibi mevcudatın aralarına nüfuz etmiş bir maddedir. $ âyeti, şu madde-i esiriyeye işarettir ki, Cenab-ı Hakk'ın arşı su hükmünde olan şu esir maddesi üzerinde imiş; esir maddesi yaratıldıktan sonra, Sâniin ilk icadlarının tecellisine merkez olmuştur. Yani esiri halkettikten sonra, cevahir-i ferd'e kalbetmiştir.