Eski büyük eğlencelerin başlıca görevlilerinden olan tulumcular ya da diğer adıyla sakalar, gürültülü, patırtılı, kaba ve genellikle soytarılığa dayanan gösteriler yapan dansçılardı. Şenliklerde düzen bu 'tulumcu' denilen kolcular tarafından sağlanırdı.
Tulumcuların "Cin Askeri" denilen yardımcıları da vardı. Tulumcular, mesirden keçe, külah, cebe, şalvar ya da siyah kırmızı deriden donlar giyerler, ellerinde bezir yağlı, keçi derisinden tulumlar bulunurdu. Bu tulumlar su ya da yağla şişirilirdi. Tulumcubaşı ise beyaz ya da sarı yaldızlı bir külah ve sarı yaldızlı bir cebe giyerdi. Elinde beyaz yaldızlı bir asa bulunurdu. Tulumcuların hem giysileri hem de tulumları yağa bulanmıştı. Seyirciler hem yağa bulanhttp://www.blogger.com/post-edit.g?blogID=5955880156816917417&postID=468133935677580053mış tulumu yememek, hem de üstlerini kirletmemek için kaçışırlardı.
Tulumcu ve saka, meydanın toz kalkmaması için sulanması, süpürülüp temizlenmesi ve en önemlisi de seyircileri, suratlarını asmadan, keyiflerini bozmadan şakalaşarak ve güldürücü hareketler yaparak oyun yerine sokmamak ve herhangi bir kargaşalıkta yağlı tulumlarıyla düzeni sağlamakla görevliydi.
Tulumcular, kırk elli kişi birden meydana çıkarlar, ellerindeki yağlı tulumlarla taşkınlık yapan, düzeni bozan ve tatsızlık çıkaranları döver, baştan aşağı sular ya da yağa bularlar, halkın seyirlik oyunları rahat ve iyice seyretmesini sağlarlardı. Ancak bütün bu cezalandırmalar sirklerdeki palyaçolarınkine benzeyen komik hareketlerle yapıldığından, keyif kaçıracak yerde seyredenleri eğlendirirdi. Eski bir anlatımla "vafirlubbazlıklar" yaparlardı.
Padişah ll.Beyazıt döneminin ünlü soytarılarından Aseli adındaki bineva merkebe binmiş, başka bineva' lar da ellerinde tulumlar, yüzleri maskeli ya da boyalı olarak geçmişlerdir; merkebe binmiş olan Aseli'nin bir dergiden zart denilen nükteleri okuduğunu ve binevaların karşılıklı söyleşmeye geçtiklerini öğreniriz.