Dağın eteğinden 40 ayrı yerden çıkan şelalenin genişliği 15, yüksekliği ise 25 metre. Süt beyazı ve köpük halinde çıkan suyun akış vadisi içerisinde oluşturduğu akış kıvrımları, akış rejimi rafting yapılacak konumda olmasını sağlıyor. Şelale ve çevresinin zengin flora ile oluşturduğu uyumlu peyzajı görülmeye değer güzellikler arasında.
Tomara şelalesinin efsanesi ise şöyle anlatılıyor:
“Seydibaba Köyü çobanı kendi kendine sürüyü otlatıyormuş. Öğlen saatlerinde sürüyü götürüp ıssız yerde yatırıp, abdestini alır, namazını kılarmış. Köylü, çobanı sürüyü susuz bırakıyor diye dava etmiş. Bir gün, çobanı ce takip etmişler. Tam öğle zamanı çoban yine sürüyü aynı ıssız yere indirmiş. Elindeki değneğini toprağa vurmuş. Çıkan sudan kendisi abdest alıp namazını kılmış, sürü de suyunu içmiş. Çoban namazını kıldıktan sonra bakmış ki köylü kendini seyrediyor. Buna çok kızan çoban kavalını bir tarafa, bıçağının kılıfını bir tarafa savurmuş. Biri düşmüş Tomara Şelalesi’ne, diğeri de Çamoluk ilçesinin Mindaval köyüne. Kaval ile bıçağın kınının düştüğü yerden sular fışkırmış. Kırk ayrı yerden su çıkan tomra şelalesini diğer bir adı da Kırkgözler olarak günümüze kadar gelmiştir”