Rifailik, (Ahmediler- Betaihiler), Rifailik ve Ahmedilik adıyla İslam dünyasında yayılmış, ruh ve düşünce alanında pek çok önemli şahsiyetin yetişmesinde etkili olmuş bir tarikattır.
Rifailik, 12. yüzyılda Irak'ta Ahmet Rifai tarafından kurulmuş olan Sünni bir tarikattır. Tarikatın kurucusu Ahmet Rifai Irak'ta Basra ile Vasıt, arasında yer alan Bataih nahiyesine bağlı Umm Ubeyde adındaki köyde, bazı tarihçilere göre; Muharrem 500 tarihinde doğmuştur. (İbnul-İmad el-Hanbelî, Şezerâtu'z-Zeheb, Beyrut ty, IV, 259) Bazıları ise onun, Basra bölgesinde bulunan Hasan köyünde Recep 512'de doğmuş olduğunu kabul edilirler. Bu iki yer Bataih denilen bölge içerisinde kaldığı için o buraya nisbetle Bataihi olarak da anılmaktadır. Basra'da Şafii alimlerinden olan Ebul-Faıl Ali el Vasiti ile dayısı Ebu Bekir el-Vasiti'den dersler almıştır. Dayısı Şeyh Mansur ona tarikat alametlerinden olan hırka giydirerek, ailesinin bulunduğu Umm Ubeyde köyüne yerleştirdi. Bir yıl sonra dayısı vefat etti ve şeyhlik makamı onun vasiyeti ile Ahmed Rıfaiye geçmiştir. Ahmed Rifai, Şafii olup, salih ve fakih bir kimsedir.Fakir halk onun etrafında toplanmış ve iyiliğine inanarak ona bağlanmışlardır. Bu topluluk Rıfailer adını almıştır. Onlara Ahmediler ve Betaihiler de denilmektedir.
Kısa zaman içinde islam dünyasında yayılan bu tarikat, günümüzün de en yaygın tarikatlarından birisidir. Kur'an ve hadislere yorumlamaksızın uymayı savunurlar. Bu tarikat kuruluşundan birkaç asır sonra Anadolu'da da yayılmıştır. Bir çok islamcı tarikatta olduğu gibi bu tarikatında kuruluş amaçları ve görüşleri açısından yazılanlarla pratikleri arasında uçurumlar vardır. Sözde din adına hareket eden bu tarikatlar görünürde kendilerini dünya nimetlerinden soyutlayan ve Allah'a adayan bir söylemleri olmakla birlikte, tersine halk üzerindeki baskının, sömürünün araçları konumundadırlar.Halkın dini duyguları sömürülerek din egemenliklerinin bir aracı haline getirilmiştir.
Kurucusunun tanımına göre Rifailik, bid'at ve hurafelerden uzak bir din, riyakarlıktan uzak bir ibadet, Tanrı dışındaki varlıklara bağlanmayan bir yürek, bayağı zevklere tutsak düşmeyen bir nefis temeline dayanır. Ancak, yaşamda tersine bu söylemlerle ilgileri olmamıştır. özellikle ilk kuruluşlarından sonra süreç içerisinde tamamen egemen sınıfların egemenliklerini sürdürmede kullandıkları araç haline gelmiş, egemen sınıflarla bütünleştikçe halktan daha da uzaklaşarak daha fazla yozlaşmış, gericileşmiş, geri bir inanış çerçevesinde de olsa varolan değerlerini tamamen yitirmişlerdir.
Rifailik, bütün islam dünyasına yayılırken, Anadolu ve Rumeli'de de kendisine taraftar bulmuştur. Ancak buralardaki Rıfailer zaman içinde fütüvet ve Bektaşiliğin etkisi altına girerek özgünlüklerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Rıfailik de diğer birçok tarikat gibi çok sayıda kollara ayrılmıştır. Başlıca kolları Sayyadiye, Kavyaliye, Niriye, izziye, Fenariye, Burhaniye, Fazliye, Cündeliye, Cemiliye, Diriniye, Ataiye, Sebsebiye, imadiye ve Kantaniyedir. Rıfaiye tarikatı da diğer bir çok tarikat gibi Osmanlı devletinin halka karşı zulmüne karşı olmamış, Osmanlı'nın bu politikalarının destekçisi olmuş ve Osmanlı'dan destek de görmüştür. Sultan üçüncü Osman'ın da bu tarikatın müridi olması bu durumun daha açık bir göstergesidir.
Rıfailik, bugün gelinen noktada tamamen yozlaşmış ve gericileşmiş bir şekilde günümüz Anadolu'sunda hala yaşayan bir tarikattır. Ancak siyasal yaşamda herhangi bir etkinliği yoktur.