Ulema,
İslam ülkelerinde Kur’an ve hadisleri açıklayıp yorumlayan din bilginlerine verilen ad. Sözlük anlamı bilgili kimseler, bilginlerdir. İslamiyetin doğuşundan sonra ilkin Araplar arasında, giderek öteki ülkelerde de kullanılan bir terimdir. İslamiyetle birlikte Kur’an ve dinî bilgiler üstünde çalışanlar büyük önem kazandılar. Kendilerine saraylarda yer verildi. Medreseler açılmaya başlandı. Bu din bilginleri daha sonraki yüzyıllarda gelişerek ayrı bir sınıf niteliği kazandılar.
Osmanlılarda da 14. yüzyıldan başlayarak medreselerde görevli din bilginlerine ulema dendi. Devletin şeyhülİslam, müftü, kadı gibi görevlileri de ulema sınıfı içinde sayıldı. Ulema sınıfı gittikçe gelişerek Osmanlı Devleti’nde en önemli zümrelerden biri hâline geldi. Bu gelişme 17. yüzyıla kadar sürdü. 17. yüzyıldan sonra ise Osmanlı Devleti’nin ulema sınıfı yozlaşmaya başladı. Ulema sınıfından olan birinin yeni doğmuş çocuğuna da “beşik uleması” denilerek bu san, soydan soya geçen bir niteliğe büründürüldü; ayrı bir imtiyazlı zümre yaratıldı. 18. yüzyıldan itibaren ulema sınıfı bütün yeniliklere düşman, tutucu bir sınıf hâline geldi. Bu tavrını 20. yüzyıla kadar sürdürdü. Cumhuriyet ile birlikte ulema sınıfı da ortadan kalktı.